Felaket Senaryosu

Boğulma hissiyle bir anda uyandım. Ağzımın içi kumla dolu gibiydi. Öksürmem gerekiyordu ama sersemlemiştim, bedenimi kullanmayı baştan hatırlamam lazımdı. Gözlerimi parlak ışığa alıştırarak kendimi incelemeye başladım, ellerim kızarıklık ve çiziklerle doluydu, her yerim tozluydu. İlk düşüncem “Kaza mı yaptım?” oldu. Bu sırada zaten bir süredir öksürmekte olduğumu dehşetle farkettim. Dehşete düştüm çünkü ses çıkmıyordu. Elimi boğazıma götürüp iniltiler çıkardım, ses tellerimin titreştiğini hissediyordum. Ama ses yoktu. Ellerimi kulaklarıma götürdüm, kulaklarım yerinde duruyordu. Kulaklarıma vurdum ama ses duyamıyordum. Onun yerine kafamın içinde tiz ve sürekli bir ses vardı, sinyal sesi gibi. Gürültülü bir şey olmuş olmalıydı. “Bomba mı patladı?” O sırada etrafımda olanlara anlamsız gözlerle bakıyordum. Bir anda kanım dondu, bir enkaz yığınının ortasındaydım. “Deprem mi oldu?” Neredeydim, ne yapıyordum hatırlamaya çalıştım. Eve gelmek üzereydim, arabadan inmiş miydim? Buranın benim sokağım olduğunu anladığımda kalbime bir ağırlık çöktü, işte eskiden apartmanımızın olduğu köşe şuradaki yığına dönüşmüştü. Eskiden benim odam olan yere kafamı çevirdim, bir zamanlar içinde uyuduğum odanın yerini havadaki tozlu boşluk almıştı. İçinde olmam gereken araba elli metre uzağımda duvar parçalarının altından görünüyordu. Biraz daha uzakları görmeye çalıştım, uzaktaki tepelerde yer yer yangınlar vardı, körfezin karşısı da aynı durumdaydı, neredeyse on ilçeyi etkilemiş bir şey olabilir miydi? “Nükleer savaş?” Neredeyse tanıdığım herkes bu çemberin içindeydi; herkesi, her şeyimi yitirmiş miydim? O an bunu idrak edemiyordum, aklımın alamayacağı bir yüzleşmeydi bu. Etrafta hiçbir hareket, telaş yoktu. Sanki her şey bitmişti ve dünya sakince yanarak türümüzün yok oluşunu izliyordu. Bizi yok edecek olan gök taşı mı dünyaya çarptı, yeni bir volkanik dağ mı ortaya çıktı, aklıma bu anlamsız saçma fikirler geliyordu. Ne olmuştu böyle? Felaket sonrasının kulak çınlatan sessizliğini bozan ve kulaklarımda yankısını bulan ilk ses içimi, ‘üzerindeki tüm canlılığı yitirmiş hoyrat bir toprakta çimlenen ilk filizin müjdesi’ gibi doldurdu. Kedimin sesi, üstü gri tozlarla kaplıydı, o da neden böyle oldu der gibi bana bakıyordu. Yaptığı yaramazlıkların sonuçlarını tahmin etmeye alışmıştı. Bu kez biz insanlar bir yaramazlık yapmış olmalıydık. Aklıma bir ihtimal geldi. Kafamı Aliağa yönüne çevirdim... 
Ne olduğunu anlamak için: 
http://www.egecep.org.tr/index.php/2019/02/22/hatay-izmir-ve-tekirdagda-lng-tehdidi/

https://www.ulusal.com.tr/m/gundem/istanbul-icin-buyuk-risk-55-atom-bombasi-gucunde-h61566.html